Türkiye’de engellilik üzerine önemli tespitler

49744263 - the disabled young love and sunshine

Haksen Konfederasyonu Engelliler Komisyonu Başkanı Abdullah Mutlu Tokgöz, 10-16 Mayıs Engelliler Haftası nedeniyle Türkiye’deki Engellilerin durumu hakkında önemli bir yazı kaleme aldı.
Türkiye’de Engellilik Başlıklı yazıyı paylaşıyoruz;

“Resmi kayıtlara göre Türkiye’de nüfusun yüzde 12.29’u engelli kişilerden oluşmaktadır.
Ülkemizde süreğen hastalığı veya engelli olan kişilerin genel nüfusun yüzde 12.29’unu oluşturduğunu ifade edebiliriz. Bu oran hemen hemen 8,5 milyon kişi anlamına geliyor. Avrupa Birliği’nin veya yüzde 18 olan Kuzey Amerika ve yüzde 20 olan Avustralya’nın verileri ile karşılaştırıldığında, bu oran çok yüksek görünmeyebilir. Ancak ülkeler arasındaki sosyo-kültürel ve ekonomik farklılıklar göz önüne alındığında, ülkemizde engeli olan kişilerin özellikle Batı Avrupa ülkelerinde yaşayanlara göre engellilik halinden çok daha fazla etkilendiklerini söyleyebiliriz. Özellikle süreğen hastalıklar nedeniyle engeli olan yüzde 9.70 oranındaki vatandaşımızın dışında kalan ve Dünya Sağlık Teşkilatı’nın (2001) tanımına uyan bir engeli (bedensel, zihinsel, görsel, işitme ve konuşma) olan ve toplam nüfusumuzun yüzde 2,58’ini oluşturan grubun, yaşam kalitesini sahip olduğu özür ve engel nedeniyle ciddi boyutta olumsuz etkiliyor.
Ülkemizde Engellilerin temel sorunları üç ana başlıkta altında toplanabilir.
1-Erişebilirlik
2-Eğitim
3-İstihdam
1-Erişebilirlik:
Özellikle büyükşehirlerde erişebilirlik sorunu yaşamsal bir önem arz etmektedir.
Görme ve ortopedik engelli yurttaşlarımızın sosyal hayata ve iş sahalarına girebilmesi erişilebilirlik koşullarının düzgün ve kullanımı açık olmasına bağlıdır. Engelli vatandaşlarımızın Örneğin başkent Ankara’da otobüs ve metro kullanımı bu ulaşım araçlarındaki erişebilirlik şartlarının yetersizliği nedeniyle eziyete dönüşmekte hatta bazen günlerce haftalarca süren asansör arızaları nedeniyle imkansızlaşmaktadır. Bu ise anayasal bir güvence olan “yurttaşların seyahat etme özgürlüğüne” engelli yurttaşlarımız nezdinde darbe vurmaktadır. Keza şehir merkezinde görme engelli yurttaşlarımızın yön bulmasına yardımcı olan sarı şeritlerin plastik ve kaygan maddeden gelişigüzel yapılması yeni sakatlanma ve yaralanmalara yol açmaktadır. Bu şeritlerin kaymayacak ve dayanıklılığı uzun ömürlü malzemelerden yapılması gerekmektedir. Aynı şekilde okullarda engelli çocuklarımızın eğitim almasını sağlayacak tedbir ve donanımlar aksamakta ya da hiç alınmamaktadır. Oysa eğitim ve rehabilitasyon engelli çocukların yaşamını özgür bir birey olarak sürdürmesi için olmazsa olmaz koşuldur.
2-Eğitim
Son yıllarda ülkemizdeki özel rehabilitasyon okulları sayısal anlamda artmış olsa da özel eğitim kuruluşu olmayan yerleşim merkezleri ile yetersiz olan merkezler küçümsenmeyecek boyuttadır. Zaten asıl olan nicelikten çok niteliğin yükseltilmesi olmalıdır.
Özel eğitim öğretmenliği ve özel eğitim teknikleri çağdaş eğitim standartları düzeyine yükseltilmeli, üniversitelerin bu konudaki eğitim ve araştırmaları teşvik edilmelidir. Yoksa eğitim dört duvar yapıp içine sıra ve kapısına okul yazan tabela asmak değildir.
Eğitim Başlığı altında pek çok yaşamsal alanı ve eksikliklerini sıralamak elbette mümkündür. Ancak bu çalışmada genel ve özet bir sonuç çıkarmak hedeflendiğinden son olarak engelli bireylerin eğitimi yanı sıra engelli bireylere toplumsal yaklaşımında eğitimden geçmesi gerektiğini vurgulamak isterim. Yani sosyal rehabilitasyon olarak isimlendirebileceğim bir eğitim sürecinin de topluma verilmesi şarttır.
3- İstihdam
Devlet engellilerin istihdamının önemine inanarak, bir takım düzenlemelerle sorunu çözmek istemektedir. Tabii bu düzenlemelerin en önemlisi de engelli çalıştırma zorunluluğudur. 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 30. maddesi, 50 ya da daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinin, işçilerinin toplamının özel sektörde % 3 oranında engelliyi, kamu kuruluşlarında % 3 oranında engelliyi, mesleki, beden ve ruhi durumlarına uygun işlerde istihdamları gerekmektedir.
Ancak toplumda sosyal hayatın içinde yer almaları konusunda sorun çıkartılan ve cüzi de olsa engelli aylığıyla avutulan bireylerimizin kamusal ve özel sektörde istihdamı oldukça düşük kalmış ve çalışma şansına sahip olanlarsa eğitim düzeylerine uygun olmayan pasif ve kariyer imkanı kapalı/sınırlı alanlarda istihdam edilmişlerdir.
Üniversite mezunu engelliler santrallerde, daktilograflıkda, bilet gişelerinde alanlarıyla alakalı olmayan işlerde çalıştırılırken, istismar, özel sektörde “sen evde otur biz maaşını bankaya yatırırız yeter ki gelme” denen boyutlara dahi varmaktadır. Bu onur zedeleyici durum az önce belirttiğimiz sosyal rehabilitasyon süreciyle aşılabilir.”

BUNLARDAN YOLA ÇIKARAK 10-16 MAYIS ENGELLİLER HAFTASININ ENGELLİ HAKLARI VE ERİŞEBİLİRLİK ALANLARINDA FARKINDALIK OLUŞTURMASINI DİLİYORUZ

ÖZELLİKLE ENGELLİ HAKLARI KONUSUNDA KARAR VERİCİ- POLİTİKA BELİRLEYİCİ MEVKİ VE MAKAMLARDA EĞİTİMİ YETERLİ OLAN ENGELLİLERİN SÜRATLE VE AZAMİ MİKTARDA GÖREVLENDİRİLMESİ GÖRÜŞÜNDEYİZ.ANADOLU DA BİR SÖZ VARDIR “EL ELİN EŞEĞİNİ TÜRKÜ ÇAĞIRARAK ARAR” ..HER NE KADAR İYİ NİYETLİ HAREKET EDİLSE DE ENGELLİNİN HALİNDEN ENGELLİ VEYA YAKINI ANLAR.BU NEDENLE BÜROKRASİ DE ENGELLİLERE KARAR MERCİLERİNDE AKTİF ROL VERİLMESİ ACİLİYET TAŞIMAKTADIR.

HAKSEN KONFEDERASYONU OLARAK ÖZELLİKLE ENGELLİ KAMU ÇALIŞANLARININ ERİŞEBİLİRLİK-İSTİHDAM VE MESLEK İÇİ EĞİTİM OLANAKLARININ GELİŞTİRİLMESİ, YAYGINLAŞTIRILMASI VE KARİYER SEVİYELERİNİN DESTEKLENEREK YÜKSELTİLMESİNİ,
ENGELLİLERE VERİLEN KANUNİ HAKLARIN DAHA FAZLA ZAMAN KAYBETMEDEN UYGULANABİLİR DURUMA GETİRİLMESİNİ TÜM KAMU KURUMLARINDA ENGELLİ ÇALIŞANLAR İÇİN GEREKLİ DÜZENLEMELERİN ACİLEN YAPILMASINI İSTEDİĞİMİZİ KAMUOYUNA DUYURURUZ.