HAKSEN, BASK, Anadolu Sen, Birleşik Kamu-İş, Çalışan-Sen, Hak-Sen, Şehit Gazi-Sen ve Yurt-Sen’in yer aldığı Kamu Konfederasyonlar Platformu olarak kamu çalışanlarının insanca yaşayabilecek hakları için meydanlardaydık.
Kamu çalışanlarının ücretlerinin hayatın gerçeklerine göre değil, Merkez Bankasının enflasyon hedeflerine ve TÜİK’in açıkladığı rakamlara mahkum edilerek yoksullaştırılmasına karışı Ankara’da Ulus Meydanı’nda haklı taleplerimizi dile getirdik.
Platform tarafından yapılan ortak açıklamada şu konulara yer verildi;
Hepinizin bildiği gibi asgari ücret geçtiğimiz günlerde 8500 TL olarak açıklanmıştır. Ülkenin bu ekonomik şartlarında asgari ücretin alım gücü açısından yüksek olmadığını hepimiz bilmekteyiz.
Asgari ücrete yapılan artış sonrası ortalama memur maaşlarına baktığımızda, asgari ücret ile memur maaşlarının neredeyse eşitlendiğini görmekteyiz.
2010 yılında asgari ücret 576 TL iken, ortalama memur maaşı asgari ücretin 3 katıydı. Günümüzde ise yeni açıklanan asgari ücret ile ortalama memur maaşları eşit seviyeye gelmiş, emeklilerin ücretleri ise asgari ücretin dahi altında kalmıştır.
Sorun asgari ücretin çok artırılması değil, kamu çalışanları ve emeklilerinin ücretlerinin komik ve acınacak artışlara maruz kalmasıdır.
6 dönemdir toplu sözleşmede YETKİLİ olarak oturanların imzaladıkları artış oranları her daim TUİK enflasyonun dahi altında kalmıştır.
Kaldı ki bağımsız araştırma şirketlerinin yapmış olduğu enflasyon TUİK’in rakamlarının çok üzerindedir. TUİK rakamlarının dahi altında kalan artışlar kamu çalışanlarının ve emeklilerinin alım gücünü eritmiştir.
Son yapılan toplu sözleşmeye göre ikinci altı ay için Temmuz ayında kamu çalışanları ve emeklileri için sadece %7’lik artış yapılmış, ikinci altı ayda TUİK enflasyonu % 15,4 olmuştur.
Bağımsız araştırma şirketi olan ENAG’a göre ise altı aylık enflasyon % 38.57 olmuştur.
Kamu görevlileri ve emeklilerine 2023 Ocak ayı için ise sadece %16,48 artış öngörülmektedir. Şu bilinmelidir ki oluşan enflasyon farkı ile %16,48’lik artış kamu çalışanlarının alım gücünü yükseltmeyecektir.
2015 yılı asgari ücretin üç katı maaş alan bir öğretmen bugün aynı orana göre yüzde 133 zam oranı ile 25 bin 367 lira maaş alması gerekmektedir.
Yine 2015 yılı asgari ücretine oranla 3,2 kat maaş alan bir polis memuru bugün yüzde 97 oranında zam oranı ile 26 bin 924 lira maaş alması gerekmektedir.
Yıllarını bilime adamış bir profesör 2015 yılında 6,4 kat asgari ücret alırken bugün aynı yaşam şartlarını elde edebilmesi için yüzde 147 oranında maaş zammı alarak 54 bin 383 lira maaş alması gerekmektedir.
TÜİK, İTO ve ENAG ve Birleşik kamu-İş Gıda Fiyatları Endeksine göre son altı aylık enflasyon oranları ile bu oranlara göre hesaplanan zam oranları şöyle:
ARALIK 2022 ENFLASYON ORANLARI (%) | ||
SON ALTI AYLIK | ZAM ORANI | |
TÜİK | 15,40 | 16,48 |
İTO | 23,08 | 24,23 |
ENAG | 38,57 | 39,87 |
Kamu-Ar | 35,82 | 37,07 |
Bu tablo TÜİK’in enflasyonu doğru ölçmediğinin en büyük kanıtıdır.
TÜİK enflasyonu doğru ölçmediği için çalışanlar ve emekliler Cumhurbaşkanının eline bakar duruma getirilmiştir. Cumhurbaşkanı da çalışanların hakkı olan bir zammı “ulufe” gibi dağıtılmaktadır.
Asgari ücret ile memur maaşlarının eski dengesine gelebilmesi, kamu çalışanlarının yoksulluk sınırının üzerine çıkarılması için Kamu-Ar’ın açlık yoksulluk araştırmasına göre en az 26 BİN 124 Türk Lirası maaş alması gerekmektedir.
Açlık sınırının neredeyse üçte bir oranında maaş alan en düşük emekli aylığı en azından açlık sınırına çekilerek Kamu-Ar verilerine göre 9 bin 59 liraya yükseltilmelidir.
GELİR VERGİSİ KAMU ÇALIŞANLARI İÇİN % 15’TE SABİTLENMELİDİR
Yıllardır enflasyon altında maaş zammı alan memurların en büyük sorunlarından biri de vergi yükünün yüksek olmasıdır. Tüm memur, emekli ve diğer çalışanların maaşlarından gelir vergisi oranında kesintiler peşin yapılmaktadır.
Memurlar özellikle yılın ikinci yarısında alınan zammı zaten görememekte, yılın ikinci yarısına doğru vergi dilimine girilmektedir. Yani verilen zam zaten kepçeyle geri alınmaktadır. Bu nedenledir ki vergi dilim oranları kamu görevlileri için %15’te sabitlenmelidir.
3600 EK GÖSTERGE HERKESİ KAPSAMALIDIR
Kamu çalışanları arasında ayrım yapılmış, birçok meslek grubu 3600 ek göstergeden yararlanırken yönetici sıfatında olan başta şeflerimiz olmak üzere diğer memurlarımızın bu ek göstergeden yararlanamamıştır. Bu durum adalet terazisini şaşırtmış, kamu çalışanlarının büyük bir bölümü bu düzenlemeden yararlanırken geriye kalan kesim yararlanamamıştır. Talebimiz bu konuda açık ve nettir! 1. Dereceye düşen her kamu çalışanı 3600 ek göstergeden yararlanmalıdır.
MEMURUN İKRAMİYE HAKKI ARTIK VERİLMELİDİR
Kamuda çalışan işçilere 1956 yılından itibaren her yıl ikramiye ödenmektedir. İkramiye ödemesi sendikalı olup olmamakla veya toplu sözleşme ile ilgili olmayıp, doğrudan doğruya kamu kurum ve kuruluşlarında işçi olarak istihdam edilmekle ilgili bir düzenlemedir.
Kamu kurum ve kuruluşlarında işçilerle birlikte çalışan, çoğu kez aynı odayı paylaşan memurlara ise yasal hakları olmasına rağmen şimdiye kadar 1 kuruş dahi ikramiye verilmemiştir.
1956 yılından itibaren yani 66 yıldır kamudaki tüm işçiler yılda altı kez, 2018 yılından itibaren SSK, Bağkur, Emekli Sandığı fark etmeksizin tüm emekliler yılda iki kez ikramiye alırken ikramiye almayan tek kesim memurlardır. Kamudaki bu ayrımcılık artık son bulmalı memurlar da ikramiyeden faydalanmalıdır.
Ayrıca; yıllardır seçim kazanma kozu olarak kullanılan milyonlarca sözleşmeliye kadro sözü bir an önce yerine getirilmelidir.